Kadınlar: "Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir ya Resullullah" diye sorduğunda Allah Resulu : "İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine geçmesi kadının aklının noksanlığı, hayızlı olduğu zaman namaz kılmaması ve oruç tutmaması da dininin noksanlığıdır, cevabını vermiştir."
İbn-i Hazm, kadının eksikliği ile ilgili hadisten, kadının faziletinin eksikliği gibi bir mana çıkarılamıyacağını söylemektedir. Peygamberimizin dokunduğu iki nokta dışında akılk ve din noksanlığından bahsetmenin mümkün olmadığını belirtmektedir.
Saidi, hadisten kadının aklının ve dinin eksik olduğu şeklinde bir mana çıkarılamıyacağını söylerken hadisin tamamının değil sadece "kadının aklı ve dini noksandır" kısmının dikkate alınmasından kaynaklandığını söylemektedir. "Kadının aklı ve dini noksandır." ifadesinde gerçek anlamada bir akıl ve din noksanlığı kastedilse idi kadının malları üzerinde tasarruf hakkına sahip olmaması, bu haklardan yararlanabilmesi için de eşinin ve velisinin izin vermesi şartının aranmasıo gerekirdii İslam hukukunda, kadın olmanın tasarruflarda bulunmayı engelleyen bir sebep olamayacağını belirterek İslam'ın kadına her türlü tasarruf ve mülk edinme ehliyetini verdiğini ayrıca tarihi geçeklerin de kadına akli bir eksiklik atfedilmesine mani olduğunu söylemektedir.
Mutevelli ise, akla uygun olmaması, Kur'an-ın açık hükümlerine ve tarihi geçeklere ters düşmesi sebebiyle bu hadisin mevzu olduğunu söylemektedir.
Bu eksiklik keyfiyet bakımından değil, kemmiyet bakımındandır. Kadın belirli zaman içinde namaz kılmamakla, ayni zamanda başka bir farzı yerine getirmektedir. Çünkü bu günler içinde kadının söz konusu ibadetleri yapmaması farz, yapması ise haramdır. Kadın namaz kılmazken de Allah'ın emrine uymakta ve sevabını almaktadır.
Kadının zeka ve idrak açısından eksik olduğu anlayışına karşı çıkan Kasım emin, böyle bir anlayışın ortaya çıkmasını, değişik asırlarda kadının ilmi ile meşguliyetinin az olması ve akli melekelerini geliştirecek faaliyette bulunmamasına bağlamaktadır. Farklılık yaratılıştan olmayıp, tecrübelerin azlığı ve çokluğundan kaynaklanmaktadır.
Hz.Aişe'nin ilmi sahada gösterdiği başarı ancak akli yeterliliğine sahip bir kişinin gösterebileceği bir başarıdır. Sahabeden en büyük fakihler bile, fıkhı meselelerde "Hz.Aişe'ye danışıyordu. Urve'nin Hz.aişe hakkında; Hz.Aişe'nin şiir bilgisine hayret etmiyorum, çünkü Ebu Bekir'in kızıdır. Fıkıh konusundaki ilmine de hayret etmiyorum, çünkü Hz.Peygamber'in zevcesi idi. Fakat tıp konusunda ki bilgisi beni hayrete düşürüyor." dediği nakledilmektedir.
İslam toplumunda kadınlar sadece Hz.Peygamber konusunda değil, bütün devirlerde önemli roller üstlenmiştir, hatta erkeklere hocalık yapacak seviyeye ulaşmışlardır.
Hz. Ömer halifeliği esnasında kadınlarla istişare de bulunuyor, onların görüşlerini alıyordu. Hz. Ömer kızı Hafsa'ya kadınların kocalarından ne kadar sure ayrı kalmaya sabredeceklerini sormuş, kızının ona verdiği cevaba uygun olarak bu süreyi dört ay olarak belirtmiştir.
Açıklanan bu örneklerin kadın için aklı ve dini açıdan herhangi bir eksikliğin söz konusu olmadığını açıkça göstermektedir. Kadının aklının eksik olduğu kabul edilirse, yükümlülük için aklının sihhatinin şart olduğunu, akli yöndeneksik olan bir varlığın herhangi bir dini sorumluluğunun olmaması gerekirdi. Halbuki kadın ve erkek her müslümanın Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak konusunda aynı derece yükümlü oldukları Kur'an-ı Kerim'de açıkça belirtilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder